Arapgir’den Kemaliye’ye doğru yol alıyoruz. Tekke’den sonra yamaçlardan vadiye dek uzanan bahçeler, aralarında yaprakları sararmış, kırmızıya, kahverengine dönüşmüş bağlar; bozulmuş bahçelerin içlerine serpiştirilmiş Yukarı Şıhlar’ın yaşlanmış evleri. Solumuzdaki yamaçlara serpiştirilmiş  yaprakları kirli sarı, kahverengi meşeler. Koyu yeşil ardıçlar.

İlerledikçe sağdaki kayalık yamaçlar dikleşiyor, solumuzdaki vadi Aşağı Şıhlar’a doğru derinleşiyor. Vadiyi daha yakından görmek, doğum yerimin havasını koklamak için arabadan inip aşağılara bakıyor, vadiyi görüntülüyorum.

Vadinin derinliklerinde çınar, kavak, ceviz, iğde ağaçlarının arasından Aşağı Şıhlar’ın yıkık dökük evleri görünüyor. Beli bükülmüş, saçları dökülmüş yaşlılar gibi. Yaprakları sararan kavakların, çınarların  arasından kıvrımlar yaparak akan Arapgir’in can suyu Kozluk Çayı‘nın ince berrak maviliği, gözü ve gönlü dinlendiriyor. Gönül oyalayıp, renklerine  doyamadığımız bu vadide ve yamaçlarında  meşeler, ardıçlar, iğdeler, alıçlar, sürsülükler, çalı gülleri; yetiştirilmiş kavaklar, söğütler, asırlık çınarlar…. Sonra uzaklarda alçala alçala geniş ve derin bir  vadide eriyen yeşillikler. İleriye baktığınızda  gözlerinizi görünmez çizgileriyle dinlendiren Munzur Dağları, sola baktığımızda hayallerinizi engin bir rüya içinde sallayan Kozluk…

Tren yolları gibi ufuklara doğru uzanan Kemaliye (Eğin) yolu, uzayıp gidiyor sarp yamaçların eteklerinden. Çok uzaklarda Munzur Dağları’nın grileşen silueti. Çocukluğumun geçtiği Zöhrap Mahallesi’ndeki evimizden de bu dağları izlerdik. Bu dağlarda ne var diye hep merak etmişimdir. Merakımı gidermek için internetten bu dağlarla ilgili bilgi derledim. Prof. Yıldırımlı'nın 1979-1981 yılları arasında Munzur dağları üzerine yaptığı doktora tezi bilim dünyasına ilk defa derli toplu sunulan çalışma olması nedeniyle Munzur'a olan ilgiyi artırmıştır. Prof. Yıldırımlı daha sonraki yıllarda yaşanan çatışmalardan dolayı Munzur'a gidememiş; fakat 1995 yılında Munzur dağlarında kendisinin ve diğer araştırmacıların botanik çalışmalarını derleyip Ot Dergisi’nde bilim dünyasına sunmuştur. Bu çalışma ile Munzur dağlarında 1518 bitki türü saptanmış, bunlardan 227 tanesi Türkiye ölçeğinde, 44 tanesi ise sadece bölgede bulunan endemik bitkiler olduğu derlenerek düzenlenmiştir.