ALLAH’A TESLİM OLDUNUZ MU?


 “Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.” (Al-i İmran – 8)



İnsanoğlu, dünya âleminde büyük bir imtihandan geçmektedir. “Sırat-ı mustakim” olan doğru yolu bulanlar, bu yolun kaide ve kurallarına uyarak ilerleyenler başarılı olarak, kurtuluşa erişeceklerdir. Fakat doğru yoldan ayrılarak, yanlış yollara sapanlar ise dünya ve ahirette hüsrana uğrayacaklardır.



Doğru yolu bulmak büyük bir başarıdır. Fakat bu yolda ilerlemek daha büyük bir başarıdır. Doğru yolda ilerlerken de yanlış yollara sapmamak ve amaca ulaşmak ise en büyük başarıdır.



Konunun daha iyi anlaşılması için bir misal verecek olursak; arabası ile İstanbul’a gidecek olan bir kişinin, önüne gelen bir yola, rastgele girmesi doğru değildir. Onun İstanbul’a giden yolu mutlaka bilmesi ve bu yola girmesi gerekir ki, İstanbul’a varabilsin. Yoksa yanlış yollara girme ve ilerleme ile İstanbul’a kesinlikle varamaz.



Kişi İstanbul yoluna girdikten sonra da trafik kaide ve kurallarını, yol işaretlerini ve levhalarını iyi bilmesi ve bunlara uyarak ilerleme, çaba ve gayreti göstermesi gerekir. Çünkü yol kurallarını bilmez ve bunlara uymazsa yapacağı kazalar ile hem kendine hem de başkalarına maddi ve manevi büyük zararlar verir. Hatalı davranışları ile hem kendi hayatına hem de başkalarının hayatına son verir. Çünkü trafikte ilerleme en küçük bir hatayı dahi affetmez. Bazen birilerinin en küçük bir hatası, onlarca kişinin ölümüne, yaralanmasına ve sakat kalmasına vesile olduğunu herkes biliyor.



Uzun ve zahmetli sürecek olan bu yolculukta, önüne çıkacak her kavşakta yanlış yollara sapmaması ve doğru yolunda ilerleyebilmesi için yol levhalarını titizlikle takip etmesi ve kendini İstanbul’a ulaştıracak yönlere ve yollara girmesi gerekir. Levhalara bakmayan, yönünü bilmeyen ve doğruları bularak ona uymayan yolcu ve sürücülerin, İstanbul’a varması hayal dahi edilemez.



Bunun için Allah-u Teâlâ, dünya âleminden kabir âlemine, oradan da ahiret âlemine, cennet ve cehenneme doğru uzun bir yolda yolculuk yaparak, imtihan olan insanlara, yardım elini uzatmış, onlara peygamberler ve ilahi kitaplar göndererek yardımcı olmuştur.



Devletin karayollarını yaparak, trafik akışını kolaylaştıran ve kazaları önleyen; yol çizgilerini çizerek, yol işaret levhalarını ve trafik kaide ve kurallarını koyduğu gibi, Allah-u Teâlâ da insanların doğru yolu bulması ve bu yolda emin adımlarla ilerleyebilmesi için ilahi kitaplarda insanlara şu mesajları göndermiştir:



“Bilinmelidir ki inkâr edenlerin ne malları ne de evlâtları Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlayacaktır. İşte onlar cehennemin yakıtıdır.” (Al-i İmran – 10)



“(Resûlüm!) De ki: “Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için; Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.” (Al-i İmran – 15)



“(Bu nimetler) “Ey Rabbimiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!” diyen;” (Al-i İmran–16)



“Sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler (içindir).” (Al-i İmran – 17)



“Allah nezdinde hak din İslâm'dır.” (Al-i İmran – 19)



“De ki: «Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim.»«Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?» Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok, eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.” (Al-i İmran – 20)



“(Resûlüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.”            (Al-i İmran – 26)



“Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin.” (Al-i İmran – 27)



“Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır.” Al-i İmran – 28)



“De ki: İçinizdekileri gizleseniz de,açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerde ve yerde olanları da bilir. Allah her şeye kadirdir.” (Al-i İmran – 29)



 


Editör : izzettinaslan
Site: ..:: Arapgir Postası ::..
URL: http://www.malatyayabakis.com//yazdir.asp?bolum=232