KARUN KISSASI VE DÜNYALIK ARZUSU (2)


Mal ve mülkün saltanatı ve mutluluğu, gelip geçici ve çok kısa bir süredir. Zengin ve otorite sahibi nice Nemrutlar, Firavunlar ve krallar hep ölmüş ve yok olup gitmişlerdir. Saltanatlar kimseye payidar kalmamıştır. Şımarık ve azgın olanlar Allah’ın afetleri ile helak olmuşlardır.



“Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler ‘Demek ki, Allah rızkı, kullarından dilediğine bol veriyor, dilediğine de az. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkârcılar iflâh olmazmış!’ demeye başladılar.” (Kasas–82)



“İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) âkıbet, takvâ sahiplerinindir.” (Kasas–83)



Şeytan gururlandı, kibirlendi ve böbürlendiği için Allah’ın rahmetinden ve cennetten kovuldu. Allah’ın emri gereğince bütün malaike-i kiram Hz. Âdem’e secde etti. Şeytan bozgunculuk yaptı secde etmedi. Bunun için de lanetlenerek cennetten ve rahmet-i ilahiden kovuldu.



Eğer bu gibi kötü akıbetlere düşmek istemiyorsan, Allah’tan korkan muttakilerden ol ki insan için en güzel sonuç olan rahmet-i ilahiye mazhar olasın, cennette Resulullah’a komşu olasın.



“Kim bir iyilik getirirse ona bundan daha hayırlı karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.” (Kasas–84)



Ancak bu, ferdî plandaki iyilik ve kötülükler hakkındadır.



Bir iyilik veya kötülüğü ilk başlatan, topluma bu yönde örnek ve teşvikçi olan kimsenin durumu ise farklıdır.



Resulullah (SAV) buyurdu ki:



“Kim ki İslâm’da makbul olan güzel bir işi ilk önce işler de bunun yol haline gelmesine sebep olursa, kendisine hem işlediği bu hayrın sevabı verilir, hem de en küçük bir eksiklik olmaksızın kendisinden sonra aynı iyiliği yapacak olanların sevabı kadar sevap verilir.



Yine, kim de İslâm’da kötülüğü bildirilen bir işi ilk önce işler de bunun yol haline gelmesine sebebiyet verirse, kendisine hem işlediği kötülüğün günahı yüklenir, hem de en küçük bir eksiklik olmaksızın kendisinden sonra aynı kötülüğü işleyecek olanların günahı kadar günah yüklenir.” (Müslim)



“(Resûlüm!) Kur'an'ı (okumayı, tebliğ etmeyi ve ona uymayı) sana farz kılan Allah, elbette seni (yine) dönülecek yere döndürecektir. De ki: ‘Rabbim, kimin hidayeti getirdiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu en iyi bilendir.” (Kasas–85)



Bu âyetin, Mekke ile Medine arasında hicret esnasında nâzil olduğu rivayet edilmiştir. Âyette, Hz. Peygamber’in, zulme uğratılarak çıkarıldığı yurdu Mekke’ye döndürüleceğine işaret buyurulduğu belirtilmektedir. «Döndürülecek yer»den maksadın, ahirette en yüksek makam olduğu da söylenmiştir.



“Sen, bu Kitab'ın sana vahyolunacağını ummuyordun. (Bu) ancak Rabbinden bir rahmet (olarak gelmiş)tir. O halde sakın kâfirlere arka çıkma! “ (Kasas–86)



Allah-u Teâlâ kâfirlerle dosluk kurmayı ve onlara arka çıkmayı, destek vermeyi yasaklamıştır. Allah’ın rahmetini arayanlar da rahmeti Kur’an’da arasınlar. Çünkü Kur’an rahmet-i ilahiye giden yolları insanlara açıklamak için indirilmiştir. Ahlakı güzel kurallarını insanlara öğretmektedir.



“Allah'ın âyetleri sana indirildikten sonra, artık sakın onlar seni bu âyetlerden alıkoymasınlar. Rabbine davet et. Asla müşriklerden olma!“ (Kasas–87)



“Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz.” Kasas–88)



 



 



 


Editör : izzettinaslan
Site: ..:: Arapgir Postası ::..
URL: http://www.malatyayabakis.com//yazdir.asp?bolum=218