KARUN KISSASI VE DÜNYALIK ARZUSU (1)


Allah-u Teâlâ, ahiret yurdunda cenneti kazanmayı arzu eden kullarına, Kur’an-ı Kerim’de, ibret alınması için Karun kıssasını zikrederek, şöyle buyurmuştur:



“Karun, Musa'nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü-kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.” (Kasas–76)



Karun’un, Hz. Musa’nın amcazâdesi olduğu rivayet edilir. Önce Hz. Musa’ya iman etmişti. Fakat hırsı ve kıskançlığı yüzünden münafıklığa yeltendi. İsrailoğulları’nın başında Firavun’un görevlisi olarak bulundu. İsrailoğulları’na karşı zalimlik ve taşkınlık yaptı. Bir taraftan servetiyle, bir taraftan da ilmiyle övünüyor, şımarıyordu. İsrailoğulları içinde Tevrat’ı en iyi okuyan kimse de o idi. Kimya ve ticaret sahalarında da çok bilgili olduğuna dair kayıtlar vardır.



Sonunda, gerek ilmi gerekse serveti ona yâr olmadı. İnançsızlığı ve azgınlığı yüzünden helâk olup gitti. Yunus Emre’in dediği gibi;



Mal sahibi, mülk sahibi          



Hani bunun ilk sahibi



Mal a yalan,mülkte yalan



Gel sende dünyada biraz oyalan.



“Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas–77)



Mülkün sahibi Allah’tır. İnsanları da verdiği mal ve mülk ile dünyada imtihan eder. Bu imtihanı da mal ve mülkü yığan ve biriktirerek Karun gibi zengin olanlar değil, peygambrler gibi Allah yolunda harcayanlar kazanır. Fakirlere yardımederek, ihsanda bulunmayanlar ve mal biriktirenler ise bu imtihanı kaybederek rahmet-i ilahiden mahrum kalırlar. Atalarımızındediği gibi “Ne verirsen elinle, ahirete de o gider seninle.”



Dünyaya küsmek, münzevi bir hayat yaşamak ve ruhbanlık yapmakta İslami bir davranış değildir. Müslüman kişi çalışır, helalinden kazanır ve Allah yolunda harcayarak rızasını kazanır.



“Karun ise, (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi, demişti. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. Günahkârlardan günahları sorulmaz (Allah onların hepsini bilir).” Kasas–78)



Rızkı veren Allah’tır. Bazı kişilere bol vererek onları zenginlik ile imtihan eder. Bazılarına da az vererek onları da fakirlikle imtihan eder. Bu imtihanda sabırlı davranarak, Allah’ın emirlerinden ayrılmayanları da cennet ile müjdeler. Mülkü veren de Allah’tır, elinden geri alan da Allah’tır. Nice Karun gibi zengin ve hazne sahbi hükümdarlar, öldükleri zaman benim malım dediği mallardan bir çöp dahi ahirete götürememişlerdir.



“Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar ‘Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı!’ dediler. (Kasas–79)



Kalpleri kararmış, sadece dünya hayatını düşünen ve isteyenler, zenginliğe mal, mülk ve para sahibi olmaya özenirler ve isterler. Mutluluğu ve huzuru servette ararlar. Mal ve servetin hesabını, Allah’a vereceği zamandaki zorluğunu hiç düşünmezler.



“Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle dediler: Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara göre Allah'ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir.” Kasas–80)



            İlahi ilimlere sahip olanlar ise dünya malına fazla değer vermezler. Onların yanında en değerli olan iman ve amel-i salihtir. Allah’ın rızasını, Resulullah (SAV)’in şefaatini kazanmaktır. Allah’ın büyük azabı olan Kabir ve Cehennem azabından kurtulmak ve Allah’ın büyük mükâfatı olan cennete kavuşmaktır.



“Nihayet biz, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek avanesi olmadığı gibi; o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi. (Kasas–81)



 



 



 



 



 


Editör : izzettinaslan
Site: ..:: Arapgir Postası ::..
URL: http://www.malatyayabakis.com//yazdir.asp?bolum=217