ŞİİRİN SESİ (2)


Arapgir Postası’nın her sayısında şiirler yayınlanıyor. Hece ölçüsünde yazanlar çoğunlukta, ölçüsüz, uyaksız yazanlar da oluyor. Hece ölçüsündekiler, çoğunlukla halk ozanları- özellikle de Fehmi Gür’ün- çizgisinde.. Serbest şiirlerde, “Birinci Yeniciler”in 1980 sonrası şiiri özelliğini belirli oranda yansıtanlar da var. ”Şiirlerinde “İkinci Yeni”nin, günümüz şiirinin izleri görülen Kirkor  Yeteroğlu’nun şiirleri Evrensel Kültür, Agora, Nefes, Eski, Çağdaş Türk Dili, Sanat ve Hayat, Güzel Yazılar, Gazete Kadıköy, Kıyı, İnsancıl, Agos, Varlık, Yasakmeyve, BH Sanat ve Arapgir Postası  gibi dergi, gazetelerde yayınlanmış.



Kirkor Yeteroğlu kim mi? Arapgirli. İlköğrenimini Arapgir’de tamamlamış. 20 Temmuz 1950’de Arapgir’de doğmuş. Akçadağ Öğretmen Okulu’nda okuma isteğini gerçekleştirememiş; ortaokul ikinci sınıftan ayrılarak yaşama atılmış. Bir telefonla beni aradı, (Arapgir Postası’ndaki yazılarımı okumuş) öyle tanıştık. Şiirlerine, internet siteleri’nden ulaştım.



 




Kirkor’la telefonla iletişim kurdum. Hangi şairlerden etkilendiğini sorduğumda, Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Osman Saba, Behçet Necatigil, Attila  İlhan’ın şiirlerini beğendiğini söyledi. Bu şairlerin şiir anlayışları şöyle:



 Cahit Sıtkı, romantizmin ve sembolizmin etkisinde kalmıştır. Şiirlerinde ölüm korkusunu ve acısını, doğanın ve sevginin güzelliğini, sıcaklığını dile getirmiştir. Şiirini ölüm, yaşam ve geçmişle besleyen sanatçı, dili son derece akıcı bir biçimde kullanmıştır. Hece ölçüsünü kullanan sanatçı bu şiirlerinde biçime önem vermiştir. Hece ölçüsüne yeni bir ahenk ve uyum getirmiştir. Sanatçının Garip akımı (Birinci Yeni) etkisiyle yazılmış serbest şiirleri de vardır.                  



                        Memleket İsterim

                      Memleket isterim                                                                                                                  Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

                        Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.



                        Memleket isterim

                        Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

                          Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.



                        Memleket isterim

                        Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

                        Kış günü herkesin evi barkı olsun.



                        Memleket isterim

                        Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

                         Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

                                                                                                          (Cahit Sıtkı Tarancı)




 



 



Şiiri biçim yönünden incelediğimizde Divan ve Halk edebiyatı geleneklerinden yararlanıldığını görüyoruz Görüldüğü gibi her bendin birinci dizesi nakarattır Halk şiirinde, özellikle türkülerde buna benzer nakarat dizeler sıkça kullanılır Bu tekrar dizeleri şiirde iletilmek istenen temayı vurgulamak ve hatta perçinlemek için kullanılır Cahit Sıtkı da hayalindeki güzel memlekete olan özlemini bu tekrar dizeleriyle vurgulamış oluyor

Şiirdeki diğer biçimsel özelliği de kullanılan ölçüdür İlk bakışta serbest ölçüyle yazılmış gibi görünen bu şiirde Cahit Sıtkı hece ölçüsünü denemiştir Dizelerin hecelerini saydığınızda on iki rakamına ulaşırsınız Halk şiirinde en çok kullanılan hece kalıpları yedili, sekizli ve on birli ölçüdür Cahit Sıtkı, hece ölçüsüne bir yenilik getirerek duraksız, on ikili hece kalıbını kullanmış Ayrıca “memleket isterim” nakaratı on ikinin yarısı olan altı hecedir ve bu yönüyle “kesik mani” dediğimiz anonim şiirlerdeki yarım dizeyi hatırlatır





Şair ilk üçlükte “mavi, yeşil, sarı” sözcükleriyle çok geniş ve mükemmel bir ülke manzarası çiziyor Günümüzde tüm dünyanın sorunu olan çevre kirliliğini hatırlatırcasına “mavi gök” ifadesiyle ozon tabakası delinmemiş; nefes almaya, canlıların yaşamasına uygun bir tablo çiziyor Biz bir okuyucu olarak mavi sıfatıyla birlikte pırıl pırıl  gökyüzünü, bembeyaz bulutları, soluyacağımız tertemiz bir         havayı  da düşünürüz



Cahit Sıtkı “yeşil” dal diyor Bu sıfat belleğimizde birçok çağrışımlar yaratır Bir uçtan öbür uca yemyeşil ormanlarla, çeşit çeşit ve tazecik meyve ağaçlarıyla bezenmiş bir ülke hayal ederiz Ayrıca “sarı tarla” sıfatı bize temel gıda maddesi olan ekmeğin elde edildiği buğdayı, sapsarı ve uçsuz bucaksız buğday tarlalarını hatırlatır İşte şiir budur: Az sözcük fakat çok çağrışım…

Şair çevreci oluşunu bunlarla sınırlamıyor İlk dizede  çizdiği harika doğada hayvanların da rahat ve huzurlu yaşaması gerektiğini “kuşların diyarı olsun” diyerek vurgulamaya çalışıyor Ayrıca tertemiz göğe sahip, yemyeşil ağaçlarla süslü, tarlalarında sapsarı buğdaylar dalgalanan, her türlü hayvanın barındığı bu güzel memleketin bin bir çeşit çiçekle daha da güzelleşmesini   arzuluyor Hepimiz binlerce sorunla boğuştuğumuz şu dünyada zaman zaman “Yaşamak ıstıraptır” diye düşünmüşüzdür Cahit Sıtkı her insanın bu dünyayı ve yaşamayı gönülden sevmesi gerektiğini vurguluyor.



Yaşama sevincini, iyimserliğini çevresine yayıyor Cahit Sıtkı. Yaşama bakışı iyimserdi. Çevresindeki canlı ve cansız varlıkla sevgiyle bakıyor. Onların güzelliklerinin, özelliklerinin  bozulmaması şairin dileği. Bu güzelliklerin, varlıkların dostça paylaşılmasından yana. Birçok şiirinde olduğu gibi bu şiirinde de ölümden söz etmeden duramaz. Her an ölüm korkusu sarar şairi. Ölüm korkusu olmadığı zamanlar daha rahat ve mutludur. Kuşların yaşadığı; mavi gök altında dalların yeşil, tarlanın sarı olduğu; insanlar arasında farklılığın olmadığı bir dünya düşler. Böyle bir ülkede yaşamaktan mutlu olacak, şikâyeti sadece ölümden olacaktır.



İşte hem içerik, hem de biçim yönünden ilginç bir şiir Sadece bize değil dünyadaki tüm insanlara hitap eden bir sanat şaheseri…



 


Editör : huseyinbasdogan
Site: ..:: Arapgir Postası ::..
URL: http://www.malatyayabakis.com//yazdir.asp?bolum=194